Çarşamba, Kasım 30, 2005

CEZA DAVALARI ve HABERLER (I)'den:


"...Açılan ceza davalarının haberleştirilmesi veya yapılan söyleşilerden dolayı yasalarla başı derde giren ve haklarında ceza davası açılan gazetecilerin ceza davaları Türkiye’nin başına ayrıca dert oluyor ve sürekli sorun üretiyor. İfade özgürlüğü ve halkın gerçekleri öğrenme hakkını çözmüyoruz. Kördüğümlerle çözülmez yapıyoruz…

Ne yapmalıyız? Öncelikle geçmişte yaşadığımız bu tür sorunlardan ileriye dönük olumlu dersler çıkarmalıyız. Temel hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi için buluşacağımız ortak noktada hukukun yaratacağı ortak bir zeminde, hukuka uygun değer yargıları yaratmalıyız. Yargının ifade özgürlüğü ve gerçekleri öğrenmesini önleyen yargılarını birlikte değiştirmeliyiz."

Av. Fikret İlkiz'in bu yeni makalesinin tamamı sol paneldeki Web-kütüğünde...

Türkiye'ye hakaret

Haluk Şahin

En son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim: Türkiye'nin ifade özgürlüğü konusunda Avrupa Birliği'nden gelen eleştirileri daha ciddiye alması lazım.
Bazı çevrelerde bu eleştirileri, pek de iler tutar yanı olmayan başka birtakım eleştiri ve taleplerle bir tutma eğilimi var.
Oysa, bu aşamada, ifade özgürlüğü konusu ayrı bir yerde duruyor ve daha patlayıcı.
AB'nin Genişlemeden Sorumlu Temsilcisi Ollie Rehn'in konuya her fırsatta değinmesi boşuna değil. İngiliz Başbakanı Tony Blair de, geçenlerde, Türkiye'nin kaydettiği ilerlemeyi övüp 'ifade özgürlüğü konusunda da AB standartlarına uyacağına' inandığını belirtirken aynı sinyali göndermekteydi.
Aslında bu, Türkiye için bir şans, çünkü ifade özgürlüğü sorununu çözmek, Kıbrıs sorununu ya da Güneydoğu sorununu çözmekten çok daha kolay. Türkiye'nin Ceza Yasası'nın birkaç maddesini değiştirmekle kaybedeceği hemen hiçbir şey yok, buna karşılık kazanabileceği çok şey var. Devamı için: http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=171541

Çarşamba, Kasım 16, 2005

Pazar, Kasım 13, 2005

Tuncer Uney dogdugu topraklardan akan Kelkit onunde... 14 Mayis 2003
Tuncer Üney... Doğduğu topraklardan akan Kelkit Çayı önünde...

"Aşkolsun Tuncer Bey..."

Avniye

Bu sitenin içeriğini güncellediğimiz www.blogger.com 'un arayüzünde, her yeni içerik girmeye kalkışıldığında ilk tıklanması gereken bir düğme var:"Create new post"! "Yeni içerik yarat!" Ne gam? Elbette tıklarım onu, çünkü her zaman bu sitenin üyeleri ile "paylaşılmaya değer" olduğuna inandığım bir şey vardır. Bir an önce tıklanması, sonra da içeriğin girilmesi gerektir. İçerik girilir. Bağlantılar varsa eklemlenir. Resim varsa yüklenir. Yeni giriş "şöyle bir" gözden geçirilir. Sonra aynı arayüzdeki "Girişi yayınla" düğmesi tıklanır. İşte bu kadar kolaydır yani, okuduğunuz bu sayfayı oluşturmak... Bütün bunlar da bilgi toplumunun nimetlerindendir... (Ya da varılan iletişim olanaklarının "blog-mania" ="web kütüğü manyaklıklarından" sayılabilecek "dezavantaj"larındandır... Bütün bu yazdıklarımı da kimi yerde "italik", kimi yerde "tırnak" lıyorsam, neyi nasıl yazacağıma karar vermekte iyice şaşırıyorsam, bu da "O"na duyduğum saygıdan ve bir alışkanlıktan başka bir şey değildir. Sanki hep bunları görüp, "Ama bunun doğru Türkçe yazımı şöyle olmalıydı" diyecekmiş gibi geldiğindendir... )

Ama ya şimdi? Şimdiki içeriği girmek o kadar zor ki... Tuncer Bey'in bir trafik kazası sonucu artık yaşamadığı haberini nasıl gireceğim? Lafı daha ne kadar döndürüp dolaştıracağım?

Füsun acı haberi yazmış. Dolaysız üslubu ile. Yazmış ama rahatlamamış. Başkalarının da "söyleyeceklerini söylemesini" istemiş. Zaten bizler, İvHP üyelerinin çoğu da Tuncer Üney'i onun aracılığıyla tanımıştık. Bu platformun oluşmasında Füsun Sarp Nebil ve Fikret İlkiz'in öncülüğü önemlidir, ama platformun gelişmesi ve ayakta kalabilmesinde Tuncer Bey'in "eşgüdüm"ünün rolü ise "çok önemli"dir.

Başlangıçta "Koordinatör"ümüz olarak alt çalışma grupları oluşturup, hepsinin başına birer sorumlu tayin etme yolunu seçmişti. O grupların içinin dolması ve gerçekten "grup çalışması" yapılması gerekiyordu. Doğup büyüyen, gelişen, nitelik değiştiren herşey gibi İvHP de ilginç dönüşümler yaşadı. Önemli ilkesel yol ayrımları yaşadı. O çalışma gruplarının içi bir türlü dolamadı. Ama bir sürü başka şey yapıldı. Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi'nin Türkçe'ye çevrilmesi, kuruluşumuza neden olan RTÜK Kanun tasarısının çeşitli aşamalarında kamuoyuna duyurular, bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgili çeşitli etkinliklerde İvHP katılımının ve katkısının sağlanması... Tuncer Bey, herşeye rağmen varlığını sürdüren İvHP'nun daha olumlu bir yol haritası izlemesi için durmadan düşünüyor, formuller geliştiriyordu. Bir taraftan da yapıcı işbirliği anlayışını canlı tutmaya çalışyordu. Ondan en son şu e-postayı almıştık:

"27 Ekim 2005, 17.00

Sevgili Arkadaşlar,

Biliyorsunuz, bu yıl inet-tr 9-11 Aralık'ta Bahçesehir
Üniversitesi Besiktaş kampusunda yapılıyor. Mustafa Akgül bizden İvHP olarak bir etkinlik yapıp yapamayacağımızı soruyor... Orada İvHP olarak 90 dakikalık bir oturum düzenleyebiliriz diye düşünüyorum. Önerim bu oturumun bir panel şeklinde ve çesitli başlıklar altındaki mevcut durumunu değerlendiren 15 er
dakikalık konuşmalar şeklinde olması yönünde. Önerdiğim konular ve konuşmacılar aşağıda. İlke olarak evet derseniz önerilerinize de
açığım. Eğer uygun görürseniz oturumu ben yönetebilirim. Mustafa
hemen yanıt beklediği için görüşlerinizi Cuma günü akşama kadar alabilirsem sevinirim.

Selamlar.
Tuncer Üney"

Aşkolsun Tuncer Bey...

Ona değil tabii ki bu sitem. Birlikte yapmaya karar verdiğimiz bir çok projeyi şimdi "onsuz nasıl yürüteceğiz?" diye yerinirken o kazaya yol açan kötü rastlantıya... Var olmakla çekip gitmek arasında, yarattığı sevgi ve saygı ağı içindeki herkesi sonsuz üzüntüye boğan, o kıl payı ana...

Bir çağrı...

Çok önemseyerek üzerinde çalıştığı Türkiye Bilişim Ansiklopedisi projesinin editörlerinden bir çağrı geldi az önce:

Değerli Bilişimciler,

Hepimiz, çok sevgili
meslektaşımız, değerli ağabeyimiz Sayın Tuncer Üney'i yitirmenin derin acısını
yaşıyoruz. Bildiğiniz üzere Türkiye Bilişim Ansiklopedisi BA'yı üretmek;
ülkemize, tarihe tanıklık edecek ve genç bilişimcilere yol gösterecek bir belge
bırakmak, Tuncer Bey'in çok önem verdiği ve uğrunda coşkuyla çalıştığı bir
hedefti. Şimdi, onun bu isteğini yerine getirmek, TBA'yı tamamlayarak
yayımlamak, bizlerin görevi olmanın ötesinde bir
anlam taşıyor. Bu değerli
ürünü onun anısını yaşatmak üzere ivedilikle yayımlamak için gereken çalışmanın
yapılması konusunda, başta TBV Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri olmak üzere
TBA'ya katkı veren tüm bilişimcileri eyleme geçmeye çağırıyoruz. Aynı duyguları
paylaştığımıza inanarak konuyu bilgi ve
değerlendirmelerinize sunar,
yapılacak çalışmalar için TBV yönetiminden ve TBA koordinatörlerinden çağrı
beklediğimizi bildiririz.
Hepimizin başı sağ olsun. İçten saygılarımızla,

Gülgün Kayakutlu, Hülya Küçükaras
TBA Editörleri"


İvHP'nin çağrısı...

Bu çağrıya bizim de ekleyeceğimiz iki konu var. Birisi üyelerinin belirlendiği ama ilk toplantısının henüz yapılmadığı SPAM Posta çalışma grubunun harekete geçmesi. İkincisi daha uzun soluklu olan "İvHP Gençlik Kulüpleri" projesinin hayata geçmesi... Bu proje için eğitim programlarına "bilgi ve iletişim teknolojileri hukuku"nu almış hukuk fakülteleriyle işbirliği yapıp gençlik kulüpleri kurmayı, sonra onları zaman zaman İstanbul'da bir araya getirerek ülke çapında etkinlikler yapmayı planlıyorduk. Hatta İvHP iletişim listesinde bu konuyu ilk "çıtlattığımızda" Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nden Barış Günaydın "Biz varız" demişti... Bu konuda da harekete geçelim... İ-net'teki İvHP oturumunu da ihmal etmeyelim...

"Tuncer Üney Korusu"

Tuncer Bey'in -o son derece alçakgönüllü karakterinden dolayı belki de çok kişiyle paylaşmadığı- bir çalışma alanı da doğal ve kültürel çevrenin korunması için katkıda bulunmaktı. Örneğin O'nunla birlikte şimdi Kelkit Havzası Kalkınma Birliği'ne dönüşen ve Çekül Vakfı tarafından kurulan Kelkit Platformu Danışma Kurulu'nda "Bilgi ve İletişim Teknolojileri" alanında projeye gönüllü danışmanlık veriyorduk. Tokat'ta doğmuş olması, onun bu projeye daha da sıcak yaklaşmasına yol açmıştı. Yöreye sıkça ziyaret yapıyor, çeşitli seminer ve çalıştaylarda katkısını esirgemiyordu. Yukarıdaki fotoğraf da bu gezilerden birinde çekildi...


Gülsen ve Tuncer Uney. Tokat'ta. 14 Mayis 2003
Bir Tokat anısı. Gülsen ve Tuncer Üney...

Şimdi Çekül Vakfı 7 Ağaç Ormanları projesi kapsamında bir "Tuncer Üney Korusu" başlatıyoruz. Onu sevenler çevrimiçi yoldan ya da ÇEKÜL'e telefon ederek anısına "7 Ağaç" diktirebilecekler... Dikilen ağaçlar ÜNEY ailesine Çekül tarafından düzenlenen özel kartlarla iletilecek. Ağaç sayısı 700'ü aştığında onun anısına bir koru oluşacak... Kısacası yalnızca üzülmek yok. Birşeyler yapmamız lazım. Başka aklınıza gelen olursa lütfen iletin. Buradan paylaşalım.



Günsel Hanım'a ve ablasına acil şifalar dilerken Üney ailesinin ve bütün sevenlerinin başı sağolsun... Ama kayıp sadece onların değil, Türkiye de çok nitelikli bir beyin ve çok erdemli bir insanını yitirdi...



Salı, Kasım 08, 2005

BANGOLAR YARGI ETİĞİ (III)

2003/43 Sayılı “Birleşmiş Milletler Bangolar Yargı Etiği İlkeleri” olarak sayılan beşinci değer “eşitliktir”. İlke olarak “Yargıçlık makamının gerektirdiği performans açısından asıl olan; herkesin mahkemeler önünde eşit muameleye tabi tutulmasını sağlamaktır.”Hâkim, toplumdaki çeşitliliğin ve sınırlı sayıda olamamakla birlikte ırk, renk, cinsiyet, din, tabiiyet, sosyal sınıf, sakatlık, yaş, evlilik durumu, cinsel yönelim, sosyal ve ekonomik durum ve benzeri diğer sebeplerden doğan farklılıkların; davaya mesnet teşkil etmeyecek nedenler olduğu bilincinde olmak ve bunları anlamak zorundadır. Hâkim, yargıçlık görevini yerine getirirken , davaya mesnet olmayan sebeplere dayanarak herhangi bir kişi ya da gruba karşı sözle veya davranışlarıyla meyilli ya da önyargılı olarak hareket edemez.
(Devamı için İlkiz Web-kütüğünü tıklayınız...)
Hukukun İnsan Yüzü...
Şu an elinizde tuttuğunuz dergi sadece bir başlangıç değil, aynı zamanda ‘sonuç’ olma özelliğini de taşıyor.Fakültede öğrencilik yıllarında başladığım gazeteciliğimle, mezuniyet sonrası uzak durmaya çalıştım ama sonunda çatısının altına sığındığım avukatlık mesleğimin bir sentezi çünkü... Bu formatta bir dergiyi ise yaklaşık 10 yıl önce tasarlamıştım. O günden bugüne kafamın içinde benimle birlikte dolaşıp, durdu. Avukatlık mesleğine başladığımda, en çok hukukla / toplum arasında bulunan uçurum şaşırtmıştı beni. O günden bu yana, dikkatim hep bu mesafenin üzerinde oldu.İnşaat fakültesinden yeni mezun olmuş bir mühendisin köyüne köprü yapmak istemesi gibi, ben de hukuk / toplum arasında oluşmuş mesafeyi biraz da olse kısaltma çabası içinde oldum hep... İşte bu dergi, böyle bir arzunun oluşturduğu derdin ürünüdür. Bu nedenledir ki, dergide yer alan her konunun günlük yaşamla bir yerinden etkileşim içinde olduğunu göreceksiniz. Bazen hukukun içindeki bir kavramın bir nehir gibi kıvrılarak hayatın içine akışını görecek, bazen de sokaktaki bir olayın kalın ciltli kitaplarla dolu raflara çıkarak bizlere nanik yaptığına tanık olacaksınız. Bu dergi, hukukun insan yüzünü gösterecek bize... Bir itiraf: Derginin en çok neresinde zorlandım biliyor musunuz? Satış fiyatını belirlemekte... Ne yaptıysam, fiyatı 6 YTL’nin altına indirmeyi başaramadım. Fiyatı daha düşük tutmak demek, çalışanların maaşlarını kısmak, onları SSK’lı yapmamak, ucuz kağıt, düşük maliyet hesaplamaları yapmak demekti... Böyle bir şey yapmak yerine, bu dergiyi bir 10 yıl daha kafamın içinde taşımayı tercih ederim. İşin daha tuhafı, elinizde tuttuğunuz dergi, hayalini kurguladığım boyutlarının yarısına ulaşmış değil. Bu nedenle her sayıda biraz zenginleşip, içeriği daha da güçlendirmek istiyoruz. Ek yayınlar verme hazırlıklarımız var. Bütün bunlar maliyetlerin biraz daha artması anlamına geliyor. Diğer bir deyişle, fiyatı artırmak zorunda kalabiliriz, söylemedi demeyin. Ne yaparsınız, mali gücümüz, derginin satışları ve alacağımız reklamlarla sınırlı. Başka hiçbir dış kaynak desteğimiz yok. Benzer teknik sorunlarımızla daha fazla canınızı sıkmayalım, sizi kerevete alalım. Dergiyi satın almasanız da olur, abone olmasanız da... Ama hukuksal birikiminizi, yargılama sırasında yaşadıklarınızı, çevrenizde gördüklerinizi bize aktarırsanız bu bizi çok mutlu eder. Sonra bu mutluluk, derginin içerik zenginliğine dönüşüp, yine size dönecektir, göreceksiniz. Umarım, gelecek ay da görüşürüz.
Herkese selam...
Adnan EKİNCİ
adnanekinci@yenihukuk.com
http://www.yenihukuk.com/




Basından:
YENİ HUKUK DERGİSİ yayın hayatına başladı...

Hukukla toplum arasındaki uçurumun kapatılmasını ve hukukun pratiğin içinde hayat bulmasını hedefleyen popüler hukuk dergisi Yeni Hukuk yayın hayatına başladı. Gazeteci-avukat Adnan Ekinci'nin genel yayın yönetmenliğini yaptığı derginin ilk sayısında Murat Belge ve Ali Bayramoğlu ile yapılan söyleşinin yanı sıra Adalet Ağaoğlu, Metin Üstündağ gibi yazın ve düşün dünyasının ünlü isimlerinin yazılarına yer veriliyor. Hülya Avşar'ın boşanma davasından Ermeni Konferansı'nın iptal kararına, bir otobüsün altında kalarak hayatını kaybeden ve yargıyla medyayı karşı karşıya getiren Meki Ayaz'ın davasından yönetmen Turgut Yasalar'ın tahliyesiyle sonuçlanan davanın yargı süreçlerinin sorgulanmasına kadar birçok konu dergide yer alıyor. Yeni Hukuk'ta yargının siyasallaşması, telekulak skandalı, AB'ye uyum için çıkarılan yasaların uygulamadaki problemleri gibi birçok güncel sorun da hukukçular tarafından masaya yatırılıyor. (Kaynak: Milliyet)



ATİNA'DA ÇOCUK PORNOGRAFİSİ KONFERANSI

Turk.Internet.com Atina'da yapılan "Internet Üzerinden Çocuk Pornografisiyle Mücadele: Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya" başlıklı konferansı izledi. Aşağıda bu konuda ayrıntılı bilgi ve röportajlar var:
http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=14062